KASTEN YARALAMA SUÇU (2)

 

              KASTEN YARALAMA SUÇU

Kasten yaralama, bilerek ve isteyerek başkasının vücuduna acı verilmesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olunmasıdır.

Kasten yaralama suçunun hukuksal konusunu, beden tamlığı (= vücut bütünlüğü, dokunulmazlığı) hakkı oluşturmaktadır. Bu hak, kişinin beden ve ruh sağlığının korunmasını içerir. Ancak beden tamlığından anlaşılması gereken, yalnızca beden ve ruh sağlığı değil, aynı zamanda yaşam varlığının dışında kalan ve insanın bedeninde yer alan diğer her çeşit varlığın (Örneğin güzellik) bütünlüğüdür. Suçun hukuksal konusu beden tamlığı olmakla birlikte, aslında hukuksal konu toplumsal niteliklidir. Zira medeni toplumlarda Devlet insanların herhangi bir saldınya maruz kalmalannı önlemekle yükümlüdür. 

Kasten yaralama suçu, genel bir suçtur. Herkes bu suçun faili olabilir. Ancak ihmali davranışla işlenen kasten yaralama suçu bakımından failin sonucun önlenmesi bakımından belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğü altında olan kişi olması gerekir.

Bu suç ancak başka bir insana karşı işlenebilir. Bir insanın kendisini yaralaması suç değildir. Mağdur bakımından özel bir durum söz konusu değildir. Herkes bu suçun mağduru olabilir. Cenin ana rahminden bağımsız bir varlık haline gelinceye kadar bu suçun mağduru olmaz. 

Bır kimse kendisini kasten yaralarsa suç oluşmaz. Ancak bu su faıllık yoluşla işlenebilir. Örneğin failin aldatma yoluyla mağdurun kendisini yaralamasına neden olmasında olduğu gibi.

Bu suçun maddi konusunu canlı bir insan bedeni oluşturur. Ölmüş kiş' lere karşı bu suç işlenemez. '“

Yaşayan bir insan bedeninden ayrılmış vücut parçaları, ayrılma anından baŞlayarak bu suçun konusuna girmez.

 Eylem;

Kasten yaralama suçu, serbest hareketli bir suçtur. Bu suçun hareket Öğesini, kişinin vücuduna acı veren veyasağhğının ya da algılama yeteneğinirı bozulmasına neden olan herhangi bir hareket oluşturur. Örneğin birisine tokat atmak, itmek, onun burnunu kırmak, ruhsal yönden etkileyecek biçimde saçını rızası dışında kesmek ya da akıl hastası olmasına veya kalp çarpıntısı geçirmesine neden olmak gibi.

Yaralama suçu, cebirle işlenebileceği gibi başka araçlarla da işlenebilir. Örneğin bir kimsenin çayına sağlığını bozucu madde katılması ya da berberin, uykuda olan bir kişinin saçını kesmesinde olduğu gibi.

Kasten yaralama suçu icrai hareketle işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilir. Ancak bunun için kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşulların oluşması gerekir (TCY m. 81). Buna göre, ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için ;

a) kişinin belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda yasal düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,

b) önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının vücut dokunulmazlığı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir (TCY m. 83/2) 

Kasten yaralama suçu sonuçlu (= maddi) bir suçtur. Bu suçun oluşabilmesi için yapılan hareketin kişinin vücuduna acı vermesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olması gerekir. Suçun oluşması için bu sonuçlardan birinin gerçekleşmesi yeterlidir. Bu sonuçlardan “algılama yeteneğinin bozulması”nın suçun sonucu nedeniyle ağırlaşmış şekli olmayıp temel şekli kapsamında olduğuna dikkat etmek gerekir.


CEZANIN ARTIRILMASINI GEREKTİREN NİTELİKLİ UNSURLAR

Suçun üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi (TCY rn. 86 / 3a)

Suçun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCY m. 86 / 3-b)

 Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (TCY m. 86/3-c)

Suçun kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (TCY m. 86/3-d)

Suçun silahla işlenmesi (TCY m. 86/3-e)
 
 
SONUCU NEDENİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA DURUMLARI TCY’nin 87 / 1. maddesinde öngörülenler:

Eylemin mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması (TCY m. 87 / 1-a)

Eylemin mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması (TCY m. 87 / 1-b)

Bu hükmün uygulanabilmesi için konuşma yeteneğinin tamamen yitirilmesi değil, konuşma yeteneğinin kullanılmasında güçlükle karşılaşılması gerekir.ıso

Eylemin mağdurun yüzünde sabit ize neden olması (TCY m. 87 / 1-c)

765 sayıh eski Yasa’da “çehrede sabit iz oluşturacak şekilde yaralama” olarak ifade edilen eylem (m. 456 / 2.), 5237 sayılı yeni Yasa’da “yüzünde sabit iz” olarak ifade edilmiştir (m. 87 / 1-c). Her iki yasada öngörülen ölçütler de aynıdır. Yüz kavramı, çehre karşılığında kullanılmıştır ve kişinin boyun ve kulaklan dâhil, başın ön kısmını ifade eder. Yüzde sabit iz, yaralama sonucu yüzde oluşan sürekli izlerdir. Ancak bu izler, yüzün sürekli değişikliği durumundan farklıdır. Sabit iz yüzü değiştirmemekte ve mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından herhangi bir duraksamaya neden olmamaktadır.

Eylemin mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması (TCY m. 87 / 1-d)

Eylemin gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olması (TCY m. 87 / l-e)

TCY’nin 87 /2. maddesinde öngörülenler:

Eylemin mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine neden olması (TCY m. 87 /2-a)

Eylemin mağdurun duyularından veya organlanndan birinin işlevinin yitirmesine neden olması (TCY m. 87/ 2-b)

Vücuttaki çift organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi, buna karşı diğerinin işlevini yerine getirmeye devam etmesi durumunda organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması değil, işlevini yitirmesi söz konusu olur.

Eylemin mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin yitirmesine neden olması (TCY m. 87 / 2-c) Eylemin mağdurun yüzünün sürekli değişikliğine neden olması (Toy m. 87 / 2-d)

Yüzde sürekli değişiklik, sabit izden farklıdır. Sabit iz, yüzü değiştirme. mekte ve mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından herhangi bir duraksamaya neden olmamaktadır. Yüzün sürekli değişmesi, mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından bir duraksamaya neden olur. Ömeğîn yüzüne kezzap atılmış bulunan veya kulak kepçesi kopmuş bir kişi. nin durumunda olduğu gibi.

Eylemin gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olması (TCY m. 87 /2-e)

TCY’nin 87 /3. maddesinde öngörülenler:

Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması (TCY m. 87 /3)

Kırığm veya çıkığın yaşam fonksiyonlanndald etkisine göre ceza belirle. nir.ısıt

TCY’nin 87 /4. maddesinde öngörülenler:

Kasten yaralama sonucunda mağdurun ölmesi (TCY m. 87/ 4)

Kasten yaralama eylemi sonucunda mağdur ölmüş ve fail, Ölüm ıonucu açısından da en azından taksirle hareket etmişse sonucu nedeniyle ağırlaşmış yaralama suçundan sorumlu olacaktır (TCY ın. 23). Örneğin (A) babanı (B) ile tartışan (onu dövmek için elindeki sopasiyia (C)“ye vurur. Sopanın ucundaki demir (Ci’nin başına isabet eder ve (C) beyin kanamadan ölür. Burada (A)’nın kastı yaralamaya dönüktür, zira (C'yi darp etmek (dövmek) için ona vurmuştur. Ancak ölüm sonucunun ortaya çıkabileceğini öngörmüş ve bu sonuç yönünden taksirle hareket etmiştir. 

Sonucu nedeniyle ağırlaşmış yaralama suçunun oluşabilmesi için aşağıdaki koşulların bulunması gerekir (TCY m. 23, 87 / 4):

(1) Fail yaralama kastıyla hareket etmelidir. Failde öldürme kastı varsa bu suç değil, doğrudan “kasten öldürme suçu” oluşur (TCY m. 81).

(2) Yaralama kastıyla yapılan hareket sonucunda mağdur ölmelidir.

(3) Hareket ile ölüm sonucu arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. 


(4) Fail, kastetmediği ölüm sonucu açısından en azından taksirle hareket etmiş olmalıdır. Kişi bu sonucun oluşmasından taksirle de sorumlu tutulamıyorsa, yalnızca nedensellik bağının varlığı, o kişiyi sonuçtan sorumlu tutmak için yeterli değildir. Failin, sonucu nedeniyle ağırlaşmış kasten yaralama Suçundan sorumlu tutulabilmesi için açıkça yaralamaya dönük bir eylemde bulunması gerekli olmayıp, olayın olağan seyri sonucu yaralamanın oluşabileceğinin öngörebilir durumda olmasına rağmen hareketine devam etmesi ve ölümün bu harekete bağlı olarak oluşması da yeterlidir.

Yargıtay, failin kendisine ait iş yerinde bulunan hurda demirlerin çalınmasından duyduğu infialle, maktul ve arkadaşlarının bulunduğu yere gelerek, at arabalarıyla kaçmakta olan maktul ve arkadaşlarını korkutarak durdurmak niyetiyle önce havaya, sonra at arabalarının tekerleklerine ve yere doğru birden çok kez ateş ettiği sırada, asfalttan seken kurşunlardan birisinin isabet etmesi sonucu maktulün ölümüne neden olduğu olayda; gerçekleştirilen hareketin yaralamayla sonuçlanabileceğinin öngörülmüş, buna karşılık "ölüm” sonucunun öngörülememiş olması karşısında ”sonucu nedeniyle ağırlaşmış yaralama" suçunun oluştuğunu kabul etmiştir.

Kasten yaralama sonucunda ölümü düzenleyen TCY’nin 87 / 4 hükmü yalnızca kasten yaralama suçunun temel şeklini düzenleyen norm (TCY m. 86 / 1) ile kasten yaralama suçunda cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsurları düzenleyen norma (TCY m. 86/ 3) yollama yapmıştır. Peki, kasten yaralama suçunda cezanın azaltılmasını gerektiren nitelikli unsur olan basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralama (TCY m. 86/ 2) sonucu ölüm meydana gelirse ne olur? Yani fail mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir şekilde yaralamış ancak mağdur ölmüşse nasıl hareket edilir?

Kasten yaralama sonucunda mağdur ölmüşse yargıç öncelikle TCY’nin 86 ve 87. maddeleri kapsamında bir rapor aldırmalıdır. Bu rapor sonucuna göre:

-Mağdurda oluşan yaralanma TCY’nin 86 /1 (suçun temel şekli) veya 86/ 3. maddesi (cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli şekli) kapsamında ise fail sonucu nedeniyle ağırlaşmış yaralamadan sorumlu olur (TCY m. 87 / 4).

- Mağdurdaki yaralanma TCY’nin 86 /2. maddesi kapsamında basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte ise failin yaralamanın mağdurda tetiklediği asıl hastalığı (Ör. Kalp ya da hemofili hastalığı gibi.) bilip bilmediğini araştırmak gerekir. Fail mağdurdaki asıl hastalığı biliyorsa bilinçli taksir söz konusu olur. 



CEZANIN AZALTILMASINI GEREKTİREN NİTELİKLİ UNSURLAR

Kasten yaralama eyleminin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafıf olması (TCY m. 86 / 2).

Basit tıbbi müdahale ile giderilebilir yaralanma, sağlık mesleği mensubu olmayan kişiler tarafından da iyileştirilmesi mümkün olan yüzeysel yaralanmalardır. 765 sayılı eski Yasa’da “mutad işgalden mahrumiyet” olarak ifade edilen bu nitelikli unsurun varlığı tıp bilimin verileri çerçevesinde ortaya çıkarılabilir. Mağdurdaki yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olması durumunda, suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlıdır (TCY m. 86/ 2). Yargıç, temel cezayı belirlerken kasten yaralama suçunun temel şekli olan Türk Ceza Yasası’nın 86/1. maddesinden değil, 86/ 2. maddesinden hüküm kurmalıdır.

Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi (TCY m. 88)

Bu durumda, yargıca takdir yetkisi verilmiştir. Yargıç, verilecek cezayı üçte ikisine kadar indirebilir.


Bir kimse, vücudu üzerinde sınırsız tasarruf yetkisine sahip değildir. Bu nedenle, mağdurun rızasının bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırabilmesi için kişinin, verdiği rıza konusu hakkında tasarruf yetkisinin olması gerekir. Örneğin bir kimse saçının kesilmesine rıza gösterebilir; ancak kulağının ya da kolunun kesilmesine rıza gösteremez, aksi takdirde verilen rıza geçersizdir.

 “Kasten öldürme suçuna teşebbüs” ile “kasten yaralama suçunu” bin birine karıştırmamak gerekir: Zira her iki suçta da fail kasten hareket etmektedir, ancak ilkinde kast “öldürmeye”, ikincisinde ise “yaralamaya” yöneliktir Yargıtay’a göre, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesi sırasında; suç nedeni, kullanılan aletin cinsi, kullanılış şekli, isabet alınan bölge, darbe adedi ve şiddeti, gibi Suçtan önceki ve sonraki davranışları, aradaki husumet, hedef seçme olanağının bulunup bulunmadığı, mağdurdaki yaraların yerleri ve nitelikleri, failin eylemine kendiliğinden mi yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi Ölçütlere başvurulmalıdır. '“

“Öldürme kastı” ile “yaralama kastı'nın ayırt edilmesi çok önemlidir. 
 
Yargıtay, aralarında geçmişe dayalı husumet bulunan ve bu husumet nedeniyle ruhsatsız ateşli silahım yanında bulunduran failin, olay günü hayvan otlatırken gördüğü mağdurun yanına giderek, önce tartışması, bilahare silahını çekip, kaçan mağduru kovalaması, ateşli silahın mutlak öldürücü mesafesi içinde bulunan 2-5 metreden mağdurun yaşamsal tehlike doğuracak bölgesini hedef almak suretiyle yaptığı atışla onu yaralamasında, Öldürme kastı taşıdığını ve kasten öldürme suçunun teşebbüs aşamasında kaldığını kabul etmiştir.
 
Kasten ihmali davranışla yaralama suçuna iştirak mümkündür. Suçu işleyen kişilerin her birinin sonucu önleme yükümlülüğü varsa ortaklaşa (= müşterek) faillik söz konusu olur. Kendisine sonucun önlenmesi bakımından hukuken bir yükümlülük yüklenmeyen kişi azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilir. Ömeğin bir şirketin yönetim kumlu üyeleri, piyasadan sağlığa zararh ürünleri toplatmaları gerekirken bu yükümlülüklerini kasten ihmal eder ve ürünü kullananların sağlığı bozulursa, ortaklaşa fail olarak sorumlu olurlar.
 
Kasten yaralama suçlarında, zincirleme suç hükümleri uygulanmaz (TCY m. 43 / 3). Bu nedenle, aynı suç işleme kararıyla değişik zamanlarda aym kişiye karşı kasten yaralama suçunun birden fazla işlenmesi durumunda, gerçek içtima hükümleri uygulanır ve fail her bir suçtan dolayı ayn ayn ceza alır. Örneğin failin, mağdura aynı niyetle birer hafta arayla beş kez tokat atması durumunda beş hareket ve beş suç vardır.

Doğal anlamda hareketler birden çok olsa bile, hedef tekse ve bu hedefe yönelmiş hareketler arasında uzun sayılabilecek bir zaman aralığı yoksa hukuksal anlamda tek hareket ve tek suç söz konusu olur. Örneğin failin, mağdura arka arkaya beş kez tokat atması veya bıçak saplaması durumunda, doğal olarak beş hareket olsa bile, hedef tek olduğu için hukuken tek hareket ve tek suç vardır.
 
  -Suçta silah kullanıldığı ve yaralanmanın mağdurda yaşamsal tehlike doğurduğunu kabul edelim. Sonuç ceza belirlenirken öncelikle Türk Ceza Yasası’nın 86l1 maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi, temel cezanın suçun silahla işlenmesi nedeniyle 86/3-e maddesi gereğince artırılması, daha sonra yaralama eyleminin, mağdurun yaşamını tehlikeye sokması nedeniyle de cezanın 87/1-d maddesi uyarınca artırılması, bu miktarın 5 yıldan az olması halinde Yasa’ nın 87/1-son maddesi uyarınca beş yıla yükseltilmesi, beş yılı geçmesi halinde bu cezanın belirlenmesi, daha sonraki indirim nedenlerinin sözü edilen 5 yıl ya da 5 yılı aşan miktarı üzerinden yapılması gerekir. Doğrudan 5 yıl hapse karar verilmesi ve indirimlerin bu miktar üzerinden yapılması mümkün değildir.

   -Suçta silah kullanıldığı ve yaralanmanın mağdurda organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olduğunu kabul edelim. Sonuç ceza belirlenirken öncelikle Türk Ceza Yasası’nın 86/1. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi, temel cezanın suçun silahla işlenmesi nedeniyle 86/3-e maddesi gereğince artırılması, daha sonra yaralama eyleminin, mağdurun organlarından birinin işlevini yitirmesine neden olması nedeniyle de cezanın 87/2-b maddesi uyarınca iki kat artırılması, bu miktarın sekiz yıldan az olması halinde Yasa’nın 87/1-son maddesi uyarınca sekiz yıla yükseltilmesi, sekiz yılı geçmesi halinde bu cezanın belirlenmesi, daha sonraki indirim nedenlerinin sözü edilen sekiz yıl ya da sekiz yılı aşan miktarlar üzerinden yapılması gerekir. Doğrudan 12 yıl hapse karar verilmesi ve indirimlerin bu miktar üzerinden yapılması mümkün değildir.


Kasten yaralama eyleminin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek Ölçüde hafıf olması durumunda, kovuşturma mağdurun şikâyeti üzerine yapılır (TCY m. 86 /2). Bunun dışındaki durumlarda kovuşturma re’sen yapılır.(Kaynak:Themıs Ceza Hukuku)