İPOTEKTEN DOLAYI MÜVEKKİLİN BORÇLU OLMADIĞINA DAİR MENFİ TESPİT DAVA DİLEKÇESİ VE MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARI (2)

                                Müvekkilin vermiş olduğu 200,000,00 TL ipotekten dolayı uğramış olduğu icra takibini durdurmak ve müvekkilin ipotekten dolayı borçlu olmadığına dair açmış olduğumuz MENFİ TESPİT davamızda Yerel Mahkemece icra takibi tedbiren durdurularak yargılama neticesinde de müvekkilin ipotekten dolayı borçlu olmadığına dair davamız kabul edilmiştir.

Açmış olduğumuz MENFİ TESPİT davamızın dava dilekçesi ve yargılamayı yapan mahkemenin gerekçeli DAVAYI KABUL kararı aşağıdadır. Meslektaşlarımız ve tüm okuyucularımız yararlanabilir. SEVGİLERLE....

 

 

NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
BALIKESİR
(GÖNDERİLMEK ÜZERE)
NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ'NE
KAHRAMANMARAŞ

 

 

DAVACI : Kadir .................Onikişubat/K.Maraş
VEKİLİ :Av. Ömer Faruk ARDIÇ- İsmet Paşa Mah. 36010.Sk. Gülpak 2 Apt. Kat:3/5 Dulkadiroğlu/KAHRAMANMARAŞ
DAVALI : Ali .............. Merkez/BALIKESİR

KONUSU : Menfi Tespit Davası ve Adli Yardım İstemi Dileğidir.

MENFİ TESPİT DAVASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR :

1- Müvekkil 07.06.2017 tarihinde davalı-Ali ........'a 1.dereceden 200.000,00 TL ipotek tesis etmiştir.(Ek:1 İpotek Belgesi) Davalı taşınmaz ipoteğini aldıktan sonra müvekkilin iyinetle vermiş olduğu ipoteği kötüniyetli olarak Balıkesir 1.İcra Dairesi 2017/........ esas sayılı dosyadan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlamıştır.

2- Davalı Balıkesir ilinde takribi günlük 100-150 ton süt alıp satan ve süt ticaretiyle uğraşan bir tacirdir. Davalı, müvekkilime sana şöyle şu miktarda ton ton süt gönderirim sende elinde sermaye eder çevirirsin alırsın satarsın demiş, ancak önce bir teminat vermelisin, sonra süt alışverişinin nasıl ne fiyattan olacağını sonra konuşuruz diyerek hileli davranışlarla müvekkilin tabiri caizse gözünü boyayıp teminat olarak müvekkilden ipoteği almıştır. Müvekkil manisa ilindeki taşınmazını davalıya ipotek ettikten sonra davalıya gel oturup konuşalım sütü kaçtan alıcaz kaç ay sonra ödemeli olacak diyerek akit yapmak istemiş, ancak davalı her defasında müvekkili oyalamıştır. Şimdi sütler az geliyor, sonra konuşalım, şimdi fiyatlar belli değil gibi türlü türlü bahanelerle müvekkil ile akit yapmaya yanaşmamıştır. Bu olaylara Nedim ... ile müvekkilin babası Hacı Mehmet .....de tanık olmuştur.

3- Davalı 11.09.2017 tarihinde Balıkesir 4.Noterliği 11....yevmiye numaralı ihtar çekmiş, ihtarda ''borç ilişkisinden doğan 200.000,00 TL tutarındaki borcun vadesi geçmiş olmasına rağmen bu borç halen tarafımıza ödenmemiştir'' denilmek suretiyle ihtar çekmiş, ancak borcun sebebinin ne olduğu belirtilmemiştir. (Ek:5 İhtarname Sureti)
Bu çekilen ihtardan dahi müvekkilimin haberi olmamıştır. İhtar suretini müvekkil icra dosyasının içinde fark etmiştir. Yine aynı şekilde aleyhine açılan icra takibini de aylar sonra öğrenmiştir. Tebligatlar müvekkilin ikamet etmediği Ankara'daki adrese gittiğinden hiçbir işlemden haberi olmamıştır.

4- İpotek 06.07.2017 tarihinde tesis edilmiş 25.09.2017 tarihinde de icra takibine geçilmiştir. Bu kadar kısa bir sürede icra takibine geçilmesi davalının açıkca kötüniyetli olduğunu göstermektedir. Türk Medeni Kanunun 2.maddesine göre ''Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkca kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz''. Davalı açık ve alenen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başladığından haksız ve kötüniyetlidir. İpotek bedelsizdir. Davalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatmış olduğu icra takibi ile sebepsiz yere zenginleşmektedir.

5- Kötü niyetli olan davalıdan Balıkesir İcra Dairesi 2017/...... esas sayılı dosyadan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu alacağın % 20'si nisbetinde kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile verilmesini talep ediyoruz.


HUKUKİ NEDENLER : HMK,TTK,TBK,TMK ve İlgili Mevzuat.

 

 

ADLİ YARDIM TALEBİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

1- Müvekkil borçlu olmadığının tespiti için bir yıla yakın bir süredir sayın mahkemenize Menfi Tespit davası açmak istemektedir. Ancak haklı olduğu davanın harçlarını karşılayacak maddi durumu olmadığından bugüne kadar menfi tespit davasını açamamıştır.

2- Müvekkilin üzerine kayıtlı Manisa ilinde (tarla) ve Eskişehir ilinde (ev) olmak üzere iki adet taşınmazı vardır. (Ek:2 Tapu Takdiyat Bilgisi)

Eskişehir ilindeki taşınmazı Eskişehir İcra Müdürlüğü talimat 2017/.... esas sayılı dosyada evin satışı ihale usulü ile satılmıştır. (Ek:3 Satışla ilgili belgeler)

Manisa ilindeki taşınmazı (tarla) ise müvekkilin ipotek verdiği nizalı olan yerdir. Bu taşınmaz ise hem ipotekten dolayı davalı tarafından satışı istenmiştir ve hemde taşınmaz üzerinde başkaca hacizler vardır. Bu nedenle müvekkilin satıp paraya çevirebileceği taşınır veya taşınmaz bulunmamaktadır. (Ek:4 )

3- Müvekkilin maddi bir geliri bulunmamaktadır. Müvekkilin taşınır ve taşınmaz olarak satıp paraya çevirebileceği malvarlığı olmadığından, işsiz ve geliri bulunmadığı için açılacak davanın giderlerini karşılayacak maddi gücü bulunmamaktadır. Açılacak davanın masraflarını karşılayacak maddi gücü olmadığından mahkemenizden adli yardım istemek zarureti hâsıl olmuştur.

4- Müvekkilin çalışmadığı, herhangi bir gelirinin olmadığı, herhangi bir maliye kaydının bulunmadığı, herhangi bir Sgk ve Bağ-kur kaydının olmadığına dair evrakları sayın mahkemenize eklice ibraz ediyoruz.

ADLİ YARDIM TALEBİNE İLİŞKİN DELİLLERİMİZ;
DELİLLER : Fakirlik İlmühaberi, Sigortalılık Hizmet Kaydı Tespiti, Tapudan Alınan Belge, Maliye-Mükellefiyet kaydı olmadığı evraklar, Tapu Kaydı Ve Her Tür Delil.
HUKUKİ NEDENLER : HMK,TTK,TBK,TMK ve İlgili Mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- Müvekkilin menfi tespit davasında hukuki yararı olması ve müvekkilin herhangi bir maddi geliri olmaması nedeni ile adli yardım kurumundan yararlanabilmesi için sayın mahkemenizce karar verilmesini,
2- Müvekkilin söz konusu ipotekten dolayı Balıkesir 1.İcra Dairesi 2017/... esas sayılı dosyadan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde 200.000,00 TL bedelli ipotekten borçlu olmadığının tespitine,
3- Davalının açıkça kötüniyetli olması sebebiyle, Balıkesir İcra Dairesi 2017/.... esas sayılı dosyadan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu alacağın % 20'si nisbetinde kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile verilmesini,
4- Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini saygıyla vekalten arz ve talep ederiz.24/12/2018

 Davacı Vekili
Av. Ömer Faruk ARDIÇ

 

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 24/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının 07/06/2017 tarihinde davalıy'a 1.dereceden 200.000,00 TL ipotek tesis ettiği, davalının taşınmaz ipoteğini aldıktan sonra kötü niyetle Balıkesir 1.İcra Dairesi'nin 2017/.... Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başladığını, davalının Balıkesir ilinde günlük 100-150 ton süt satan bir tacir olduğunu, davalının davacıya sana şu miktar ton süt gönderirim sen de bunu sermaye eder alır satarsın, ancak bunun için önce teminat vermelisin diyerek hileli davranışlarla davacının gözünü boyayıp ipoteği aldığını, davacının ipoteği verdikten sonra davalı ile süt alım satımı konuşmak istediğini ancak davalının bu konuşmaya yanaşmadığını, davalının 11/09/2017 tarihinde davacıya Balıkesir 4. Noterilğince ihtar göndererek borç ilişkisinden doğan 200.000,00 TL tutarındaki borcun vadesi geçtiği halde ödenmediğinin ihtar edildiğini, borcun sebebinin ne olduğunun belirtilmediğini, ipoteğin 06/07/2017 tarihinde tesis edildiğini, 25/09/2017 tarihinde icra takibine geçildiğini, ipoteğin bedelsiz oiduğunu bu icra takibinin davalının sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını, davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak ihtarnamede belirtilen borcun ne olduğunun açıklanması gerektiğini, söz konusu ipotekten dolayı Balıkesir 1.İcra Dairesinin 2017/..... Esas sayılı dosyadan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde 200.000,00 TL bedelli ipotekten borçlu olmadığının tespitine, takibe konu alacağın %20'si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve müvekkilinin maddi bir gelir kaynağı bulunmadığından adli yardımdan faydalanabilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davalı vekili 16/01/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının 200.000,00 TL bedelli ipotekten borçlu olmadığı iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı İle davalı arasında davacı adına kayıtlı bulunan zeytinliğin 290.000,00 TL karşılığında davalıya tapuda verileceği hususunda anlaşma yapıldığını, müvekkilinin Haziran 2017 de kaparo mahiyetinde davacıya 200.000,00 TL verdiğini, bu tarihte davacının cayma ihtimaline karşı davalı lehine ipotek tesis edildiğini, kalan 90.000,00 TL nin ödemesi ile tapu işlemlerinin 2017 Ağustos ayında yapılacağı hususunda anlaşma yapıldığını, ancak Ağustos 2017 de davacının zeytinliği satmaktan vazgeçtiğini söylediğini ve davalıdan aldığı 200.000,00 TL yi geri vermediğini, müvekkilinin davacı tarafından dolandırıldığını, bunun neticesinde davacıya ihtar gönderildiğini ve ihtar yolu ile de alacağını alamayınca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ite takip başlatıldığını, ortada davalının ticari işletmesini ilgilendiren bir olay olmadığı gibi ticari defterlerin sunumunu gerektiren bir durumun da olmadığını, davaya konu ipotek senedinin resmi senet vasfında olduğunu, bunun kesin borç ipoteği olduğunu, bu nedenlerde davanın reddi ile alacak miktarının %20 'sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekil ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.


Eldeki dava; "İcra takibinden sonra açılan dayalı menfi tespit" istemine ilişkindir.


2004 sayılı İİK md.72 uyarınca "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.


İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip du-rur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.


Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.


Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur."
Yargıtay HGK'nun 22.02.2012 tarih ve 2011/12-778 Esas - 2012/94 Karar sayılı ilamı çerçevesinde "(...) Uyuşmazlığın çözümü bakımından konuyla ilgili yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır:
Öncelikle, ipotek kavramı üzerinde durulması ve kesin borç (anapara) ipoteği ile üst limit (maksimal) ipoteği arasındaki ayrımın ortaya konulması gerekmektedir.


İpotek ile sağlanan amaç alacağa teminat sağlamaktır. İpotek, rehni verenle alacaklı arasında yapılacak resmi senede dayanır. Rehin hakkı, ayni hak olarak bu senede dayanılarak tapu kütüğüne yapılacak tescille doğar. Doğmuş bir alacağı teminat altına almak için kurulan ipotek kesin borç ipoteğidir. İlerde doğacak ve doğması muhtemel alacaklar için kurulan ipotek ise üst limit ipoteğidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 881/1. maddesi hükmüne göre; “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” Aynı Kanun’un 851/1. maddesi gereğince, “ Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması halinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.”


Kesin borç ve üst sınır ipoteği ayrımı, ipotekle alacak arasındaki ilişkinin yoğunluğu esas alınmak suretiyle yapılmıştır. İpotek tesis edilirken alacağın miktarının belirli ve borcun mevcut olması kaydıyla ipotek miktarı dışında faiz ve takip giderlerinin de rehin teminatından yararlanacağının öngörülmüş olması halinde, tarafların anapara ipoteği kurmak istedikleri kabul edilebilir. Rehin sözleşmesinde ipoteğin alacağa bağlı olarak limitli tesis edildiği hallerde üst sınır ipoteği olduğu kabul edilmelidir. İpoteğin kesin borç veya üst sınır ipoteği olması yapılacak takibin türü bakımından önem taşımaktadır.
Kesin borç ipoteğinde temel ilişkiden (borç ilişkisinden) doğan bir alacak teminat altına alınmaktadır. Temel borç ilişkisinin geçersiz olması nedeniyle alacak doğmamışsa yapılan tescil görünürde alacaklı lehine bir rehin hakkı doğurmaz. Rehin sözleşmesinde temel borç ilişkisinin gösterilmesi geçerlilik şartı olmamakla beraber hangi alacak için rehin kurulduğunun ispatını kolaylaştırır. Paraya çevirme anında geçerli bir alacağın varlığı rehin hakkının kullanılması için zorunludur. Alacak mevcut değilse, tescil edilmiş ipotek alacaklı için güvence oluşturmaz. Bu halde hakkın kullanılmasında ipoteğin alacağa bağlılığı mutlaktır.


Üst sınır ipoteği, ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda bir limitle belirlenir. İşte bu nedenledir ki ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer ferileri, yani TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarı, bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu özellik üst sınır ipoteğini kesin borç ipoteğinden ayıran önemli bir unsur olmaktadır. Zira, kesin borç ipoteğinde ipotek akit tablosunda belirtilen ana alacaktan başka TMK.nun 875. maddesi uyarınca takip giderleri ile faiz ve diğer fer'ileri de teminat kapsamına girmektedir. Üst sınır ipoteğindeki bu ana ilke başlangıçta belirli olmayan bir borca giren ve taşınmazında alacaklı lehine ipotek tesis ettiren borçlu veya borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişiler bakımından önem taşıdığı gibi tapu sicilinde kayıtlı ipotek limitine itibar ederek aynı taşınmazda alacakları için ipotek tesis ettirecek üçüncü kişiler yönünden de tapu sicilindeki kayda itibar edilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. (YHGK’nun 24.05.1989 gün ve 1989/11-294., 1989/378 K. sayılı ilamında aynı hususlar vurgulanmıştır.)
(...)
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında ipoteğin kesin borç ipoteği olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Kesin borç ipoteğinde borç ilişkisinden doğan bir alacak teminat altına alınmakta olup paraya çevirme anında geçerli bir alacağın varlığı rehin hakkının kullanılması için zorunludur. Bu halde hakkın kullanılmasında ipoteğin alacağa bağlılığı mutlak olup, ipoteğin dayanak yapıldığı Destek Kredi Sözleşmesi’nin uyarlanması sonucu belirlenen miktar ipoteğin temelini oluşturmakla alacağın belirlenmesinde göz önüne alınması gerekir."


Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Balıkesir 1.İcra Müdürlüğü'nün 2017/..... Esas sayılı takip dosyasının incelenmek üzere işbu dosya arasında alındığı; tetkikinden, takip alacaklısının Ali...... ve takip borçlusunun Kadir ......olduğu; takibin 07/06/2017 tarih ve 10997 yevmiye nolu 200.000,00 TL bedelli Akhisar Tapu Müdürlüğü'nce düzenlenmiş ipotek senedine dayalı olarak başlatılan ipoteğin paya çevrilmesi yoluyla takip niteliğinde bulunduğu; takibin 200.000,00 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı; dayanak ipotek akit tablosunun tetkikinde Akhisar Kızlaralanı Köyü 20.. parselin tamamı takip borçlusu Kadir .... adına kayıtlı iken takip alacaklısı Ali ....'a olan borcundan dolayı 200.000,00 TL mukabilinde takip alacaklısı Ali ..... lehine 1.derecede faizsiz ve fekki bildirilinceye kadar ipotek tesis edildiği;Mahkememizce Balıkesir 4.Noterliği'nden davaya konu 11/09/2017 tarih ve 11... yevmiye nolu ihtarnamenin dosya arasına alındığı; taraflarca gösterilen deliller toplandıktan sonra, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenerek söz konusu defterlerin onaylarının bulunup bulunmadığı, usulüne uygun tutulup tutulmadığının tespiti ile tarafların idida ve savunmaları doğrultusunda davacı tarafın Balıkesir 1.İcra Müdürlüğü'nün 2017/4.... Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya herhangi bir borcu olup olmadığı ile varsa miktarı hususunda hesaplanması için dosyamız mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek 08/08/2019 tarihli bilirkişi raporu aldırıldığı; mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; davalının 2017 yılı işletme defterinin açılış noter tasdikinin mevcut olduğu, defterin nevinin işletme defteri olması sebebiyle yıl sonu noter kapanış tasdiki yapılması zorunluluğu bulunmadığı, davalının 2017 yılı işletme defterinin işletme defteri tutulması usul ve esaslarına uygun şekilde tutulduğu, işletme defterleri gelir-gider esasına göre tutulan 2.sınıf defterler olup bu defterler üzerinde gelir hanesinde satılan mal ve hizmet gelirleri, gider hanesinde alınan mal ve hizmet bedelleri ile genel giderlerin kayıtlı olduğu, işletme defterleri üzerinde borç-alacak kayıtları bulunmamakta olup bu nedenle borç-alacak hususunda bir tespitin yapılmasının da mümkün olmadığı, davalının 2017 yılı işletme defteri üzerindeki kayıtların incelenmesinde, davacı ile veya başka bir kişi ile 200.000,00 TL lik işlem hacminde bir ticari ilişkisi, alım-satımı olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt görülemediği, mevcut mahkeme dosyasına sunulan belge ve bilgilerin incelenmesinde taraflar arasında ticari ilişkiye dayanak olacak herhangi bir fatura, alım-satrm belgesi vs. belgenin tespit edilemediğinin ifade edildiği; söz konusu bilirkişi raporunun somut olayla uyumlu, ayrıntılı ve denetime elverişli olduğundan bahisle hükme esas alınabilecek vasıfta görüldüğü;


Somut olayda eldeki davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olmasına; Akhisar Tapu Müdürlüğü'nün 07.06.2017 tarih ve 10997 yevmiye nolu ipotek akit tablosunun incelenmesinden tesis edilen ipoteğin üst sınır (limit) ipoteği değil, anapara (kesin borç) ipoteği niteliğinde bulunmasına; kaldı ki takip alacaklısı davalının, dosyada yer alan ihtarname içeriklerinden de dava konusu 200.000 TL'nin mevcut bir borç olduğu ifadelerinin açıkça yer almasına; ipoteğin, sınırlı bir ayni hak niteliğinde olup; geçerliliğinin bağlı bulunduğu alacağın varlığına doğrudan doğruya tabi bulunmasına; rehin sözleşmesinde temel borç ilişkisinin gösterilmesinin bir geçerlilik şartı olmamakla beraber hangi alacak için rehin kurulduğunun ispatını kolaylaştırmasına; paraya çevirme anında ise geçerli bir alacağın varlığının rehin hakkının kullanılması için zorunlu olmasına; alacağın mevcut olmaması ihtimalinde tescil edilmiş ipoteğin, alacaklı için herhangi bir güvence oluşturmamasına; ipotek akit tablosunda belirtilen miktarın tali nitelik taşıyan ipotek hakkının varlığını ispatlayamamasına; farklı bir söyleyişle resmi senetteki meblağın, zaten kendisi alacağın varlığına bağlı bulunan taşınmaz rehnini bizatihi geçerli hale getirmemesine ve dayanak alacağın ispat yükünün alacaklı tarafta olduğu gerçeğini tersine çevirmemesine; her ne kadar davalı alacaklı tarafça ipoteğe dayanak alacağın, taraflara arasında zeytinlik devri sebebiyle davacıya elden verilen kaparo olduğu ileri sürülmüş ve buna ilişkin kredi kullanımına dair belgelere dayanılmış ise de, temel ilişkideki alacağın mevcut ve geçerli olduğu ile miktarının alacaklı tarafından kanıtlanması gerekmesine; bu bağlamda davalı alacaklının müteselsil kefil bulunduğu ve davalının oğlu tarafından kullanılan Garanti Bankası Balıkesir Şubesine ait 31.05.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin başlı başına söz konusu alacağı ispata şayan bulunmamasına; bilirkişi raporunun bu hususu desteklemesine; bu itibarla hayatın olağan akışına da aykırı bulunan davalı savunmaları kapsamında ipoteğin temelindeki alacak ilişkisinin davalı alacaklı tarafça usulüne uygun şekilde kanıtlandığından söz edilememesine göre davanın kabulüne karar vermek gerektiği; davalı vekilince kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmasına karşın İİK md.72/4 uyarınca davacı tarafın açık kötü niyetinin ortaya konulamaması karşısında kötü niyet tazminatının koşullarının oluşmadığı hukuki kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafın Balıkesir 1.İcra Müdürlüğü'nün 2017/4....Esas sayılı takip dosyasına dayanak Akhisar Tapu Müdürlüğü'nün 07/06/2017 tarih ve 10997 yevmiye nolu ipotek akit tablosunda yer alan 200.000 TL bedelli ipotek nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin koşulları bulunmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 13.662,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tebligat posta ücreti olmak üzere toplam 50,50 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Suç üstü ödeneğinden karşılanan 34,50 TL müzekkere, posta ücreti, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 534,50 TL 'nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı taraf yargılamada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT md.13/1 uyarınca 17.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arta kalan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya bir başka yer Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek bir dilekçeyle Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okundu usulen anlatıldı.05/11/2019