KİŞİYİ ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN KILMA SUÇU (2)

KİŞİYİ ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN KILMA

A. Genel Olarak

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma (= hürriyeti tahdit, özgürlüğü sınırlama), bir kimseyi hukuka aykın olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak Özgürlüğünden alıkoymaktır. Bu suçun hukuksal konusunu, kişilerin hareket edebilme özgürlüğü oluşturmaktadır. Kişiler, bir yerde kalma ve bir yere gitme konusunda tercihte bulunma serbestisine sahiptirler. Bu suç işlenmekle kişinin bir yerde kalma ve bir yere gitme özgürlüğü ihlâl edilmiş olur.

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçu, 765 sayılı eski Yasa’da düzenlenen memur tarafından işlenen kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma (rn. 181 ); küçüklerin kaçırılması ve alıkonulması (m. 182); kız, kadın ve erkek kaçırma suçlarını (TCY m. 429-433) bünyesinde toplamıştır.

765 sayılı eski Yasa’da düzenlenen adam kaldırma suçuna (m. 499), 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nda bağımsız suç tipi olarak yer verilmemiştir. Adam kaldırma suçu, para veya eşya veya hukukça hükmü haiz bir senet almak için bir kimseyi hapsetmek ya da dağa veya tenha bir mahale kaldırmaktır.(765 sayılı TCY m. 499). 5237 sayı|ı yeni Yasa'ya göre, bu durumda fail hakkında kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma (TCY m. 109) ve yağma suçundan hüküm kurulması gerekir (TCY m. 148)

Suçun Maddi Unsurları

a. Fail ve mağdur

Bu suçun faili herhangi bir kişi olabilir. Suçun mağduru ise hareket serbestisine, yani yer değiştirme yeteneğine sahip olan kişiler olabilir. Hareket serbestisine sahip olmayanlara karşı bu suç işlenemez. Örneğin yeni doğmuş çocuğa karşı bu suç işlenemez.Ancak küçük çocuklara, felçli kimselere ve akıl hastalanna karşı bu suç işlenebilir. Zira Yasa herkesin hareket özgürlüğünü objektif olarak korumaktadır. Ayrıca yalnızca güncel (= aktüel) değil, gelecekteki (= potansiyel) hareket özgürlüğü de korunmaktadır. Bu bakımdan, mağdurun hareket serbestisinin kısıtlandığını bilmesine gerek yoktur. Örneğin bayılan kimsenin bir yere kapatılması da bu suçu oluşturur.

Yasa gereği özgürlüğü sınırlandırılmış kişilere karşı da bu suç işlenebilir. Örneğin tutuklu veya hükümlü bir kimseyi yatağına bağlayarak bu kişinin hücre içerisindeki hareket olanağının ortadan kaldırılmasında olduğu gibi.

b. Suçun maddi konusu

Suçun maddi konusu, hareket özgürlüğü kısıtlanan kişidir.

c. Eylem

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçu serbest hareketli bir suçtur. Suçun hareket öğesini, bir kimseyi hukuka aykın olarak bir yere gitmek veya bır yerde kılmak özgürlüğünden alıkoyucu davranışlar oluşturmaktadır. Bu suç bir kimsenin hukuka aykın olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgüdüğünden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması veya bir yere götürülmesi, geçiş yolunun kapatılması. bir yere gitmesini engellemek için bayıltılması veya iniş merdivenınin kaldırılması kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçunu oluşturur.

Örneğin bir kimseyi yanlışlıkla bir odaya kapatan kimse hatasını fark etmesine karşın, o kişiyi odadan çıkarmayacak olursa bu suç oluşur. Bu durumda eklenen kast söz konusudur.

Suçun temel biçimi açısından cebir, tehdit veya hile kullanılmasına gerek yoktur. Örneğin kişi içeride uyumakta iken kapının kilitlenmesi durumunda, bu suçun temel biçimi gerçekleşmiş olmaktadır.

Kişi özgürlüğünden tamamen yoksun bırakılabileceği gibi kısmen de yoksun bırakılabilir. Başka bir deyişle, bu suçun oluşması için mağdura her türlü kurtuluş yolunun kapatılması gerekmez. Mağdurun karşı karşıya bırakıldığı maddi ve manevi engelleri kolaylıkla yenerek istediği gibi hareket edememesi bu suçun oluşması için yeterlidir. Mağdurun hareket edebilmesi için gereken zorunlu araçların alınması durumunda da bu suç oluşur.

CEZANIN ARTIRILMASINI GEREKTİREN NİTELİKLİ UNSURLAR

Suçun cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmesi (TCY m. 109/ 2) Suçun silahla işlenmesi (TCY m. 109/3-a) Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCY m. 109/ 3-b) Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (TCY m. 109 / 3)

Örneğin trafık cezası kesen polis memurunun, cezaya tepki olarak kaçırılmasında olduğu gibi. Suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (TCY m. 109/3-d) 765 sayılı eski Yasa’da, 181. maddesinde yer alan “memur tarafından işlenen kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma” suçu, 5237 sayıh Türk Ceza Yasası’nda bağımsız bir suç olarak düzenlenmemiş, 109. maddede suçun nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Suçun üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi (TCY m. 109/ 3-e) Suçun çocuğa karşı işlenmesi (TCY m. 109/ 3-1) 765 sayılı eski Yasa’daki küçükleri kaçırma veya alıkoyma suçunun karşılığıdır. Suçun beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCY rn. 109 /f) Suçun mağdurun ekonomik bakımdan Önemli bir kaybına neden olması (TCY m. 109 / 4) Suçun cinsel amaçla işlenmesi (TCY m. 109/ 5) 765 sayıh eski Yasa’daki kız, kadın veya erkek kaçırma; ergin olmayan, ergin olan veya ergin kılınan bir kadının kaçırılması veya alıkonulması suçlarının karşılığıdır.

   Hukuka Aykırılık Unsuru

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçunun tanımında, “hukuka aykırı olarak” ibaresi yer almaktadır. Suç tipinde hukuka aykırılığın ayrıca belirtilmesine “hukuka özel aykırılık” denir. Bir suç tanımında hukuka aykırılığın açıkça gösterilmesi durumunda failin, işlediği eylemin hukuka aykırı oldu ğunun bilincinde olması gerekir. Hukuka özel aykırılık durumunda yargıç, failin kastı dışında ayrıca bu özel aykırılığı da bilip bil mediğini araştırmak zorundadır. Örneğin bir kolluk görevlisi, suç işlediğini sanarak bir kimseyi özgürlüğünden yoksun bırakmışsa, hukuka aykırılık bilinci olmadığı için suç oluşmaz.

Görevin ifası bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırır. Örneğin bir suça ilişkin soruşturma kapsamında suç şüphesi altında bulunan kişinin ceza muhakemesi hukukunun gereklerine uygun olarak gözaltına alınması veya tutuklanması durumunda eylem hukuka uygundur ve bu suç oluşmaz.

Hakkın kullanılması da bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırır. Örneğin kişiye suçu işlerken rastlanması veya suçüstü bir eylemden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması durumunda herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir (CMY m. 90/ 1). Bu yakalama yetkisi, hakkın kullanılması niteliğindedir.

On beş yaşını tamamlamamış çocuklara karşı işlenen cinsel amaçlı olarak kişiyi Özgürlüğünden yoksun kilma suçunda, çocukların rızaları hukuken değer taşımaz; eylemi suç olmaktan çıkarmaz. Ancak onbeş yaşını bitirmiş olmakla birlikte onsekiz yaşını tamamlamamış olan çocuklara karşı işlenen “cinsel amaçlı olarak kişiyi Özgürlüğünden yoksun kılma” eylemlerinde “küçüğün rızası” bir hukuka uygunluk nedeni olup eylemi suç olmaktan çıkarır. Zira ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadan kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanabilirler (TMY m. 16). Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar kişinin yalnızca kendisinin kullanabileceği, başkasına devredilemeyen ve miras yoluyla geçmeyen haklardır. Bu tür haklar insanın kişiliğini yakından ilgilendirdiğinden, bunların kullanılmasına karar verme yetkisi başkasına bırakılmamıştır. Kişinin “bir yere gitmek veya bir yerde kalmak” özgürlüğü üzerinde tasarrufta bulunma hakkı da bu kapsamda olup yalnızca kendisi kullanabilir. Yargıtay da ayırt etme gücüne sahip küçüklerin doğrudan doğruya kişiliklerine karşı işlenmiş bulunan suçlardan dolayı dava ve şikâyet hakkına sahip olduklarını kabul etmektedir. 

   Manevi Unsur

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, bir kimseyi kişi özgürlüğünden hukuka aykın bir şekilde yoksun bıraktığını bilmeli ve bunu istemelidir. Suçun oluşabilmesi için failin “saiki veya amacı” önem taşımaz.

 Suçun Özel Görünüş Biçimleri

Özgürlükten yoksun kılma suçuna teşebbüs mümkündür.

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçunun tamamlanma ve sona erme anları birbirinden farklıdır. Zira suç, tamamlandığı anda sona ermez. Suç, özgürlüğün sınırlandığı yer ve zamanda tamamlanır. Ancak suçun sona ermesi için mağdurun yeniden özgürlüğüne kavuşması gerekir. Örneğin (A), Eskişehir’den hareket eden trene binmiş ve tren Sivrihisar’da iken (B)’yi trenin tuvaletine kapatmış ve Polatlı’da trenden inmiştir. Tren, Ankara ganna geldiğinde (B) kurtanlmıştır. Bu durumda suç Sivrihisar’da tamamlanmış; ancak Ankara’da sona ermiştir. Bu ayrımın önemi, özellikle suça iştirakte kendisini gösterir.312 Suç tamamlansa bile sona ermediği sürece, azmettirme ve suç öncesinde yardımda bulunma dışındaki iştirak biçimleri mümkündür.

Bu suçta etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir. Buna göre, bu suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın ü te ikisine kadarı indirilir (TCY m. 1 10).

 Bu suça iştirakin her biçimi mümkündür.

Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu nedeniyle ağırlaşmış biçimlerinin gerçekleşmesi durumunda, gerçek içtima hükümleri uygulanır ve fail ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır (TCY m. 109/ 6).

Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykın başka bir davranışla kara, deniz veya demiryolu ulaşım aracının hareket etmesinin engellenmesi, bu aracın hareket halinde iken durdurulması veya gitmekte olduğu yerden başka yere götürülmesi sırasında kişilerin özgürlüklerinin sınırlanması durumunda özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçunun işlenmesi sırasında kişilerin özgürlüklerinin sınırlandırılması durumunda, ayrıca bu nedenle cezaya hükmedilecektir (TCY m. 223 / 4).

Fail, cinsel amaçla özgürlüğünden yoksun bıraktığı mağdur üzerinde cinsel saldın, cinsel istismar veya cinsel taciz suçlarını işlerse gerçek istima kuralları u gulanır.Fail ayrıca bu suçlardan dolayı da ceza alır. (Kaynak: Themıs Ceza Hukuku)